ForumBizim.Com   QBilisim
Kayıt ol Topluluk Bugünki Mesajlar Arama
 
ForumBizim.Com > ForumBizim Genel Bilgileri > Ýslamiyet
Kullanýcý Etiket Listesi

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 23 Mart 2024, 12:40   #1
𝐖𝐞𝐛𝐦𝐚𝐬𝐭𝐞𝐫 𝐒𝐨𝐫𝐮𝐦𝐥𝐮𝐬𝐮

 
CeReN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Üyelik Tarihi: 16 Ekim 2023
Üye No: 89
Mesajlar: 6,758
Nerden: Balýkesir
Cinsiyet: Kadýn
Web: Www.BizimSohbet.Net
IRC: www.bizimsohbet.net
FM: TurkiyeFm
Aldýðý Beðeni: 4596
Beðendikleri: 1140
@CeReN
Standart Haciz, hacz

HACIZ, HACZ

Ayirmak, bolmek; Islam hukukuna gore, borclunun malina hakim karari ile el koymak.

Fitratinin geregi olarak yaptigi islerde iradesine gore hareket etme serbestisinde bulunan insan bu serbestisini akli yetenekleri var oldugu surece devam ettirir. Ancak akil ve suur ile ilgili bir kisim noksanliklarinda sahsin adina faaliyette bulunmasi hem kendine hem de ilgili bulunan bir baskasina zarari olacagi nedenle Islam hukuku bu sahsi "hacr" altina alir.

Hacr, lugatta engel olmak demektir. Islam hukukunda hacr, bir kimseyi sozle olan tasarruflarindan alikoymaktir. Hukuki ifadeyle "bir muayyen sahsi tasarruf-i kavlisinden men etmektir ki, o sahsa bu hacr`den sonra "mahcur" denir. Tasarruf-i kavliden men, o tasarrufu hukumsuz, gayri sabit ve gayr-i nafiz addetmektir (Mecelle, mad, 942). Bir sahsin "hacr" altina alinmasi icin cocukluk, cinnet hali, bunama hali ve kolelik gibi gerekli sebepler olmalidir. Bu grup insanlar, hakimin kararina gerek olmaksizin aslinda hacr altinda kabul edilir ve kendiliklerinden yaptiklari muameleler hukumsuz sayilir. Hakim karari ile hacr altina alinanlar ise: a) Borclu olanlar; b) belahet (ahmaklik, dusuncesizlik, ne yaptigini iyi bilmemek); c) sefahet (zevk ve eglenceye ve yasak seylere duskunluk, akilsizlik edip luzumsuz yere sonunu dusunmeden, hazz-i nefs icin masraf etmek); d) amme zararina calisma (cahil olan tabibin tedavide bulunmasi, insanlara muctehidlerin ictihadlarina aykiri birtakim batil hileleri ogreten, bilmedigi halde fetva vermeye kalkisan "mufti-i macin" ve kendisinin muntazam nakil vasitalari ve parasi olmadigi halde yolcularin naklini deruhte eden ve nakil zamani ortadan kaybolarak yolculari aldatan "Mukari-i muflis" gibi kimseler) gibi haller, bu icraatta bulunan sahislari hakimin karari ile hacr altina almayi gerekli kilan sebeplerdir.

Borclanmanin, hacrin sebebi oldugu Islam hukukunda belirtilmis olmakla birlikte borcluya genislik verilmesi ve odemek kastiyla borclanana Allah`in yardim edecegi hususunda Allah ve Rasulu soyle buyurmaktadir:

"Eger (borclu) darlik icinde ise, bir kolayliga cikincaya kadar beklemek (lazimdir). Eger bilirseniz (verdigiz borcu, eli darda olan borcluya) sadaka olarak bagislamaniz sizin icin daha hayirlidir" (el-Bakara, 2/280, 282,, 283. Ayrica bk. en-Nisa, 4/11,12, et-Tevbe, 9/60, 88, et-Tur, 52/40, el-Vakia, 56/66, el-Kalem, 68/46).

Hz. Peygamber (s.a.s) "Her kim halkin maliniodemek niyetiyle (istikraz eder veya bir muamele sebebiyle) alirsa, Allah o kimseye (dunyada) edasini muyesser kilar. Her kim de halkin maliniitlaf etmek kastiyla alirsa, Allah (onun malini) telef ettirir" (Nesai, Buyu, 99) buyurmaktadir.

Hz. Aise bir kere borc almis da kendisine "Ey Ummu`l-Mu`minin. Ne cesaretle borclaniyorsun? odeyecek malin yoktur," denilmis. Hz. Aise de:

"Ben her zaman Rasulullah`in; "Borcunu odemek niyetinde bulunan her kula Allah yardim eder" buyurdugunu isittim. Ben de Allah`in bu yardimini dilerim, demistir (Sahih-i Buhari, Tecrid-i Sarih Tercumesi Hadis no: 1074).

Hacr altina alinan borclunun malina el konulmasi demek olan "hacz" hususunda muctehidler su gorusleri ile surerler:

Genel olarak, borclunun yaptigi tasarruflar, alacaklilarina tesir etmektedir. Mesela borclu arsasini satip mulkiyetinden cikarinca alacaklinin bu arsa uzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmasi mumkun olamaz... Bunun aksine borclu, bir mulk edindigi zaman alacaklinin, alacagi nisbetinde bu mulk uzerinde de tasarruf hakki dogar. Borclunun, olumle neticelenen son hastaligi doneminde yaptigi teberru cinsinden tasarrufu vasiyyet hukmune girmektedir. Bu durumda vasiyyet, borclarin odenmesinden sonra kalan malin uzerinde gecerli olmaktadir. Dolayisiyla teberru cinsinden yapilan tasarruf, alacaklinin alacagini almasina engel teskil etmez, yani teberrunun borc karsiligi olan kismi gecersiz sayilir. Ancak saglikli doneminde yaptigi tasarruflar borcluyu iflas durumuna getirmedikce ve alacakliyi zarara ugratmadigi olcude gecerli olur.

Imam Ebu Hanife`ye gore borclunun mal varligi borcundan daha az olsa ve alacaklilari da borclunun hacrini (sozlu tasarruflarini) talep etseler, borclu hacredilmez. Ancak, alacaklilari borclunun hapsedilmesini talep ederse, malinisatip borcunu odemesi icin borclu hapsedilir. Imam Ebu Yusuf ve Imam Muhammed`e gore ise, iflas halindeki borclunun, alacaklilarin istegi ile hacredilmesi caizdir (Mecelle mad, 998). Diger bir goruse gore ise borclu iflas halinde olmasa bile, imkani oldugu halde borcunu odemekten kacinmasi halinde borclu hacredilebilir. Mecelle, sozkonusu maddede bu gorusu kanunlastirmistir. Borclunun hapsedilmesi ya da hacredilmesi sahitlerle ispat ve ilan edilir (Mecelle mad, 961). Netice olarak borclunun varsa mevcut parasi, kafi gelmezse ticaret mallari, o da yetmezse diger akari borcuna karsi haczedilir, satilip borcu odenir. Ancak mesken, giyim gibi borclu icin kafi miktarda, luks olmamak sartiyla, zaruri ihtiyaclarin haczine gidilmez (Mecelle mad. 998-999).

Hacr muddetince borcluya ve bakmakla gorevli oldugu sahislara kendi malindan, yeme icme hakki ve imkani verilir. Hacr hali borclunun hacredildigi andaki mulkiyeti uzerinde gecerlidir.

Malikiler de borclunun hacri hususunda Hanefiler gibi dusunurler. Iflasina hukmedildigi zaman borclunun mevcut mallari, hakim tarafindan, borclunun huzurunda imkan nisbetinde en yuksek fiyatla satilir; elde edilen bedel, alacaklilara hisseleri oraninda paylastirilir. Bu islemin sonunda borclu hacr halinden kurtulur. Bu halden sonra borclunun miras, hibe, vasiyyet yoluyla elde ettigi yeni mallar uzerinde eski hacr karari gecerli olmaz. Gerekirse yeniden dava acmak icap eder. Borclu borcunu odemek icin calismaya zorlanmaz; is ve zanaati ile ilgili aletleri, kendisinin ve bakmakla yukumlu oldugu kisilerin nafakasi ve elbiseleri haczedilerek satilamaz.

Butun mezhepler hacrin, ancak vadesi gelmis borclarin mal varligini asmasi, alacaklilarin hacri talep etmeleri, hacre hakimin hukmuyle karar verilmesini, bu hukme sahid tutulmasi ve verilen hukmun ilan edilmesi gereginde ittifak halindedirler.

Ebu Hanife`ye gore borclu hayatta kaldigi surece borcundan ve iflasindan dolayi onu hacretmek ve mallarini haczederek cebren satmak caiz degildir. Imam Ebu Yusuf ve Imam Muhammed aksi gorustedirler. Diger bir ictihad da Hanefi mezhebi tuKerimek durumunda olan mali borcundan cok olan borclunun hacrini caiz gorurken; bir baska ictihadda da mali borcuna yetmedigi zaman borclunun hacrini caiz gorur.

Maliki hukukcular, ikinci bir goruste yalniz odeme tarihi gelmis borc, maliniastiginda hacre gerekli gordugu gibi, vadesi gelmis ve gelmemis borclar toplami, mal varligini astigi zaman da borclunun hacrini caiz goruyor. Ancak borclu temerrutte bulunmazsa yani imkan nisbetinde borcunu odemekten kacinmazsa hacrine karar verilmez.

Safii hukukcular borclunun gideri gelirinden fazla olunca ve iflas alametleri belirince, mali, vadesi gelmis borclarini odemeye yeterli olan borclunun dahi hacredilmesini caiz goruyor. Ayni mezhebe gore borclu, hakime basvurarak kendini hacrettirebilir.

Butun mezhebler hacr altina alinan borclunun mallarinin satilacagi; bozulmasi ve degismesi muhtemel olanlarin hemen satilacagi, digerlerinin en yuksek fiyatla satilmasi hukmunde ittifak halindedirler. Hanefi ve Malikilere gore hacr, yalnizca hacre hukmedildigi zaman mevcut bulunan mallari kapsadigi halde, Safii ve Hanbeli hukukculara gore, yeni bir hacr karari alinmaksizin, sonradan edinilen mallarda da eski alinan hacr karari uygulanabilir. Ebu Hanife, mahcurun mallarinin zorla satisini caiz gormez; onu satip borcunu odemeye zorlamak maksadiyla hapsedilmesini caiz gorur. Imam Ebu Yusuf ve Imam Muhammed ise hem zorla satisi (haczi) hem de hapsi caiz gorurler.

Hacr altina alinan borclunun zanaat ve is aletleri ve nafakasi icin gerekenler satilmaz. Bu hususta butun Islam hukukculari gorus birligindedirler. Maliki ve Safiilere gore oturdugu ev satilir. Hanefi ve Hanbelilere gore satilmaz. Uc mezhebe gore mallari haczedilerek satilan borclunun, diger borclarin odenmesi icin calismaya zorlanmaz. Hanbelilere gore ise calismaya zorlanir.

Alacaklilar haczedilip satilan mallarin bedellerinden alacaklari nisbetinde mal alirlar. Sonradan ortaya cikan alacakli, alacaklilara basvurarak onlardan hakkini alir. Bir alacakli, sattigi mali, vasfi degismemis oldugu halde borclunun elinde mevcut olursa; ya satis akdini feshederek malinin aynisini alir, ya da diger alacaklilar arasina katilarak alacagi nisbetinde hakkini alir.

Malikilere gore borclunun, vadesi gelmemis borclari, hacr sebebiyle vadesi gelmis borc sayilir. Diger uc mezheb bunun aksini savunur. Bu duruma gore vadesi gelmemis alacak sahipleri, haczedilip satilan malin bedelinden birsey alamazlar. Hanefiler bir alacaklinin, mahcur borclu yaninda malinidegismemis ve uzerinde baskasinin hakkisabit olmamis malintn aynisini bulmasi halinde satis akdini feshederek bu mali alma hakkina sahip oldugunu kabul etmez. Ancak satilan mal, henuz saticinin yaninda bulunuyor ise bu takdirde bedeli odeninceye kadar mali kendi yaninda hapsedebilir. Dort mezhebe gore borcluyu, iflas etmese de borcunu odemeye zorlamak maksadiyla hapsettirmek caizdir.


Alinti ~





Bizde Mutsuz OlaLim ~
 
Alıntı ile Cevapla


Cevapla
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 



Forum Bilgilendirme
Powered by vBulletin® Version 3.8.6
Copyright ©2000 - 2023, Jelsoft Enterprises Ltd.

ForumBizim.Com
Forum Sahibi: ForumBizim
    5846 sayýlý Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu geregince sitemizde telif hakký bulunan mp3,video v.b. eserlerin paylaþýmý yasaktýr. Yasal iþlem olmasý halinde paylaþan kiþi yada kiþilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.
Yukarı Çık