Öncelikle şunu ayırmak lazım:
Her alkol alan ayyaş değildir.
Ayyaş; aşırı alkol almış, alkol alışkanlığı olan, burnunun ucunu göremeyecek kadar sarhoş kişidir.
Oysa birçok kişi değişik zamanlarda, çeşitli nedenlerle alkol tüketmektedir ve herkes sarhoş olacak kadar içmeyebilir ya da her alkol içen çevresine zarar veren kötü kişi değildir.
{Ayrıca daha detaya inmeden şunu da araya sıkıştırayım; zihni bulandıran dış etkenlerin içinde en kötüsü uyuşturucular olup, alkolde 18 yaş kısıtlaması varken, uyuşturucular orta okul önlerinde dahi satılmaktadır.
Esas tehlike budur ama dini olarak alkol (din çıktığında uyuşturucu varsa bile bu kadar yaygın olmadığı için) daha ön plana çıktığı ve dindarlar tarafından kötülüklerin anası ilan edildiği için hep alkol tüketenlerle uğraşılır.}
Ortalama olarak haftanın 2-3 günü, 3-4 kadeh (genelde) rakı içerim.
Kış gelince azaltırım.
Param varsa alırım, yoksa almam,
O hafta çok içtiysem 5-6 gün, hatta bazen 10 günden fazla ara veririm. Özellikle kış mevsiminde.
Dün gece bir şişe şarap kesmeyince üstüne iki duble rakı içtim. O esnada burada da paylaştığım Doğurgan Şiir isimli şiirimi yazdım. En son bardakları yıkayıp kaldırdım. Uyuduktan iki buçuk saat kadar sonra da geziye gidecek olan eşimi yolcu etmek için uyandım. Daha da uyumadım.
Kalan rakıyı da bu gece içerim kesin.
Bu yüzden de önümüzdeki Perşembe ya da Cuma gününe kadar içmem.
Yıllardır içmeme hatta birkaç kere sızana, defalarca sabaha kadar içip, neredeyse hiç uyumadan işe gitmişliğime rağmen, bugüne kadar ne bir taşkınlığımı, ne de (bir iki kere dışarıdan yapılan müdahaleler nedeniyle yaşattıklarım hariç) hırçınlığımı gören olmamıştır.
Bu bana mahsus bir şey olmayıp, birçok kişi için hatta belki de çoğunluğu için geçerlidir.
Her içen dağıtamaz, çevreye zarar vermez, kırıcı ve şiddet yaratan olmaz.
Şunu çok samimiyetle yazabilirim ki, alkol alanların birçoğu; bazı müslümanım deyip, yasak diye alkolden uzak duran, başkalarının alkolüne karışan ama diğer taraftan İslama ters düşen (zina, ensest, çocuğa istismar/taciz/tecavüz, şiddet, faiz, haksız kazanç, hak yeme, yalan, dedikodu
vb) davranışlar sergileyen kişilerden daha dürüst, daha insancıl, daha dobra, daha içi dışı bir, daha namuslu, daha vicdanlıdır. Net!
Başlığa dönecek olursak; ayyaşlık/sarhoşluk erkekler için kötü durumlara neden olabilir ama en kötüsü değildir.
Bir erkek için (yaşa bağlı olarak değişkenlik gösterse de) en kötüsü: ailesini koruyamaması, sahip çıkmamasıdır, dağılmasına sebebiyet vermektir. Bunların başlı başına sebebi alkol değil, genelde ekonomiktir ve alkol nedeniyle dağılan yuva sayısı diğer etkenlerden dağılan yuva sayısından çok değildir.
Her gün yayınlanan suç ve cinayet haberlerine bakın, kaç tanesi sarhoşken gerçekleşmiştir?
Bankaların vatandaşı soyması, doğanın talan edilmesi, rant, yolsuzluk, rüşvet, soygun, hırsızlık, taciz, tecavüz ve cinayetlerin çok önemli kısmı hep gündüz gözüyle, ayık kafayla yapılmaktadır.
Özetle kötü olan şeyleri yapanların hepsi sarhoş değildir. Dünyayı ve insanlığı bu hale getiren kararlar hep ayık kafayla alınmıştır.
Bu bağlamda olay alkole zafiyetle değil, zayıf kişilikle ilgilidir. Bu kişiler içse de içmese de sakıncalıdır.
Bu yazdıklarım; alkole güzelleme değil, başlıktaki kesin ve keskin tespitin gerçekçi olmadığını belirtmek, konuya genel geçer ve mahalle baskısı ile oluşmuş geleneksel öğreti ve yaklaşımlarla değil her açıdan bakılmasını amaçlamaktadır.
Yoksa alkol tüketimi her ne kadar tercih olsa da sonuçları açısından tavsiye edilecek bir şey değildir.
Çünkü, şişede durduğu gibi durmuyor meret...